1818 yılında Thornton Yorkshire’da doğmuştur. Babası Patrick Bronte, Anglikan kilisesi papazıdır. Diğer kız kardeşleri de yazardır ve ablası Charlotte, Jane Eyre;
Emily Bronte ise Uğultulu Tepeler romanı ile büyük başarı kazanmıştır. Emily, kardeşlerine göre daha derin bir duyarlılığa sahiptir ve 1846’da takma adlarla
yayınladıkları Şiirler kitabındaki en güzel parçaların da ona ait olduğu kabul edilir. Ayrıca böylesi bir şiir kitabının ortaya çıkmasının nedeni de ablası Charlotte’un
Emily’nin yazdığı bazı şiirleri bulması ve bundan cesaret almasıdır.
Emily, ablası Charlotte ile birlikte İngiltere’nin Lanchashire vilayetinde, yalnızca din görevlilerinin çocuklarına eğitim veren bir okula gitmiş; ancak kötü yemekleri,
yönetiminin katılığı ve ağır disiplin koşulları nedeniyle her iki kardeş de yalnızca bir yıllık eğitimin ardından okulu bırakmıştır. Daha sonra kendi okullarını açmaya karar veren kardeşler birlikte Fransızca ve Almanca eğitimi alabilecekleri Brüksel’deki bir okula kaydolmuşlardır. Ardından tekrar Haworth’a baba evine dönerek buradaki rahip evinde okul açsalar da gerek okulun konumu, gerekse de erkek kardeşleri Branwell’in alkol ve uyuşturucu bağımlılığının velileri endişelendirmesi nedeniyle okula hiçbir öğrenci gelmemiştir.
Annelerinin ölümünün ardından halaları tarafından dış çevreye kapalı, yalnız bir yaşama sürüklenmesi diğer kardeşleri ile benzer biçimde Emily Bronte’u da yazarlığa itmiştir. İlk kitapları ortak çalışmaları olan şiirlerdir. Bu kitapta Ellis Bell takma adını kullanan Emily Bronte’dur.
Emily, Bronte kardeşler arasında en derin duygulara sahip ve başarılı şiir yazan kardeş olarak bilinmekle birlikte yayımlanmış tek bir romanı vardır. 1847 yılında
basılan Uğultulu Tepeler yayımlandığında eleştirmenler tarafından ağır biçimde eleştirilmiş ve kaba bulunmuştur. Ancak zaman, romanın değerinin daha iyi
anlaşılmasını sağlamıştır ve günümüzde İngiliz edebiyatının en önemli klasikleri arasında gösterilmektedir.
Ablası Charlotte gibi romana lirizmi sokan, roman tekniğini romantik romanlardaki efsanelerle karşılaştırabilecek simgesel bir hale haline getiren Emily, kız kardeşleri ile aynı göğüs rahatsızlığından ötürü 1848 yılında ölmüştür.
